NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُبَيْدُ
اللَّهِ بْنُ
عُمَرَ حَدَّثَنَا
مَكِّيُّ
بْنُ
إِبْرَاهِيمَ
حَدَّثَنِي
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
سَعِيدٍ عَنْ
صَيْفِيٍّ
مَوْلَى
أَفْلَحَ
مَوْلَى
أَبِي
أَيُّوبَ
عَنْ أَبِي
الْيَسَرِ أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَانَ
يَدْعُو
اللَّهُمَّ إِنِّي
أَعُوذُ بِكَ
مِنْ
الْهَدْمِ
وَأَعُوذُ
بِكَ مِنْ
التَّرَدِّي
وَأَعُوذُ
بِكَ مِنْ
الْغَرَقِ
وَالْحَرَقِ
وَالْهَرَمِ
وَأَعُوذُ
بِكَ أَنْ
يَتَخَبَّطَنِي
الشَّيْطَانُ
عِنْدَ
الْمَوْتِ
وَأَعُوذُ
بِكَ أَنْ
أَمُوتَ فِي
سَبِيلِكَ
مُدْبِرًا
وَأَعُوذُ
بِكَ أَنْ
أَمُوتَ
لَدِيغًا
Ebu'l-Yeser (r.a.)'den
rivayet edildiğine göre,
Resûlullah (s.a.v.)
şöyle dua edermiş:
"Allah'ım! Yıkıntı
(altında kalmak)dan, (yüksek bir yerden) düşmekten, boğulmaktan, yangından ve
ihtiyarlıktan sana sığınırım. Beni ölüm esnasında şeytanın çiğnemesinden, senin
yolunda (harbederken) düşmana arka dönerek ölmekten ve (akrep ve yılan
tarafından) sokularak ölmekten sana sığınırım."
İzah:
Nesâî, isti'âze; Ahmed
b. Hanbel, II, 171, III, 427; IV, 204.
Ebu'l-Yeser. Adı ka'b, künyesi
îbn Amr b. Irâd'dır. Ensardandır. Akabe biatine ve Bedr savaşma iştirak
etmiştir. Bedr'e iştirak edenlerden en son vefat eden bu zat olduğu söylenir.
Hicri 55 yılında vefat etmiştir.
Ebu'l Yeser (r.a.)
peygamber (s.a.v.)'den hadis rivayet etmiştir. Oğlu Ammar, Musa b. Talha, Ubâde
b. el-Velîd ve Hanzala b. Kays da ondan rivayette bulunmuşlardır. Müslim, Ebû
Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, îbn Mâce ve Buhârî'(nin el-Edebü'l-Müfred'in) de rivayetleri
bulunmaktadır. [Bilgi için bk. Ibnu'l-Esir, Üsdü'l-ğabe, VI, 332; îbn Hacer,
el-isâbe, IV, 221.]
Şeytanın ölüm anında
kişiyi çiğnememesinden maksat, Hattabî'nin ifadesine göre, kulun dünyadan
ayrılışı esnasında şeytanın onu sarması, tevbe etmesini engellemişidir. Çünkü
şeytan onun halini düzeltmesini ve düştüğü karanlıktan çıkmasını önler.
Allah'ın rahmetinden ümidini kesmesini ölümü kötü görmesini temin eder. Dünyada
ebedî kalmama konusundaki Allah'ın takdirine razı olmamasını, böylece onun
Allah'a, Allah'ın gazabını haketmiş olarak kavuşmasını sağlar. Rivayet
edildiğine göre, şeytan insanoğluna en çok ölüm hâlinde musallat olur ve
yardımcılarına "bunu yakalayınız, zira bugün kaçırırsanız, bir daha ele
geçiremezsiniz," dermiş.
"Allah yolunda
arka dönerek ölmek"den maksat, meşru bir mazeret ya da bir savaş stratejisi
gereği olmaksızın savaş meydanından kaçarken ölmektir. Murad'ın, Allah'ın
zikrine sırt çevirip başkalarına yönelmek, tâatleri terk edip isyanlara dalmak,
âhireti unutup dünyaya gönül vermek ve bu hâl üzere ölmek olması da
muhtemeldir.
Peygamber (s.a.v.)'in
bu duasında daha öncekilerden farklı olarak Allah'a sığındığı şeyler arasında
suda boğulmak, ateşte yanarak ölmek ve zehirli bir hayvanın sokmasından dolayı
ölmek de bulunmaktadır. Efendimizin "zehirli bir hayvan tarafından
sokulmuş olarak ölmekten" Allah'a sığınması, bu sokmanın ölüme sebeb
olmaması hâline de şâmildir. Yani o öldürmese bile zehirli hayvanların
sokmasından Allah'a sığınmıştır. Nitekim İbn Ebi Şeybe'nin rivayetine göre,
Fahr-i Kâinat (s.a.v.)'ı namaz kılarken bir akreb sokmuş bunun üzerine
Efendimiz, "Allah akrebe lanet etsin, ne bir nebî bırakır, ne de
başkasını" buyurup tuz ve su istemiş, sonra onu akrebin soktuğu yere
sürüp kâfirûn, Felak ve Nâs surelerini okumuştur.
Hz. Peygamber'in
metinde belirtilen musibetlerden Allah (c.c.)'a sığınması, ümmetine öğretme
maksadına mebnidir. Zira onun şeytanın tasallutuna uğramak ya da düşmandan
kaçmak gibi durumlara düşmesi mütesavver değildir.
Yıkıntı altında kalmak,
yüksek bir yerden düşerek ölmek, suda boğulmak, ateşte yanmak ve akrebin
sokması neticesinde ölmek şehitliğe sebeptir. Buna rağmen Hz. Peygamberin
bunlardan Allah'a sığınmasına sebep, onların vereceği azabın şiddetli oluşu, bu
yüzden kulun sabredememe endişesidir. Çünkü şeytan, müslümanın zayıf bir ânını
yakalamak için fırsat gözetlemekte, pusuda beklemektedir. İşte böyle bir anda
şeytanın musallat olması, imanın elden gitmesine sebeb olabilir. Onun için
Efendimiz bunlardan Allah'a sığınmıştır.